İlkokuldayken şiir okuma yarışması vardı. Okulda da şiir okuma, denilince ilk ben akla gelirdim, öğretmenlerim sağ olsun. Kardeşlik temalı bir şiir yarışmasıydı. Ben de araştırdım, Yavuz Bülent Bakiler’in “Azerbaycan Yüreğimde Bir Şahdamardır” şiirini buldum ve öğretmenime gösterdim. Öğretmenim önce kendisi yüksek sesle sınıfta okudu ve bana dedi ki:

Aferin kızım, güzel bir şiir bulmuşsun. Peki burada:

“…Götür beni Aras

Al beni Hazar

Oğuz’u Oğuz’dan başka kim anlar

Yaram derin merhemim yok vaktim dar

Bir destan yazar gibi yaz beni Hazar

Duy beni Bahtiyar

Duy beni Şahmar…

Dizelerinde “Bahtiyar” geçiyor. “Kim bu Bahtiyar?” dedi

Ben de utandım, bilemedim. Sonra eve gittim ilk işim babama sormak olacaktı, ama maalesef ki o dönemlerde babam kamyon şoförlüğü yaptığı için sürekli evde kalamıyordu, uzun yolları arşınlıyordu. Hemen babamın kütüphanesini karıştırmaya başladım ve Azerbaycan’la ilgili bir kitap buldum. Azerbaycan tarihini anlatıyordu, Ermeni zulümlerini Karabağ’ı, Yanvar’ı, Şehriyar’ı ve Bahtiyar’ı. Ben o gece sabaha kadar o kitabı bitirmek için uyumadım hem ağladım hem öğrendim.

Bahtiyar Vahapzade’ydi, O! Fotoğrafını gördüm, birine çok benziyordu. Bir türlü çıkartamadım. İlerleyen günlerde Necip Fazıl’ın Reis Bey kitabını okurken aklıma geldi. Necip Fazıl’a benziyordu. Tıpkı ikiziydi. Çok benziyorlardı….

Bahtiyar Vahapzade’yi tanıdıktan sonra onun şiiriyle yarışmaya katılmaya karar verdim.

“…Birdir bizim her halımız

Sevincimiz-melalımız.

Bayraklarda hilalımız

Azerbaycan-Türkiye…”

Birinci olmuştum. Bu vesileyle Bahtiyar Vahapzade’yi hayatıma katan değerli öğretmenim Hüseyin İpek’e buradan sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Ellerinizden öpüyorum öğretmenim.

Daha sonra Bahtiyar Vahapzade ‘nin anılarının geçtiği bir kitap bulmuştum. Unutmamak adına notlar almışım.

İlk kez Türkiye’ye gelişinde şunları söylüyor:

“Türkiye'ye ilk defa 1961’de gemiyle gitmiştim. Para bozdurmak için bankaya kimliğimi göstermem lazımdı. Sovyet pasaportunu uzattım. Paraları değiştirdi ve bir makbuz verdi. İlk kez Türkçe ve üzerinde de 'Bahtiyar Vahapzade' yazan bir makbuz görmüştüm. Onu hayatım boyunca muhafaza ettim…”

Rus işgaliyle yıllarca yanan yüreğine küçük bir makbuz parçasının üzerinde gördüğü Türkçe yazıyla mutlu olan bir sestir O…

1990 yılında Rus tankları Bakü’ye girdiğinde Ruslar, Yanvar Meydanı’nda toplanmış halkın üzerine tankları sürerek, birçok insanın şehit olmasına ve yaralanmasına sebep olurlar. Rus komutan meclise girdiğinde mecliste bulunan Bahtiyar Vahapzade, Rus komutanın yakasını tutup, “Senin burada ne işin var, kimsin sen! Bizim topraklarımızı işgal edemezsiniz. Biz bağımsızlığımızı kazandık.” diye haykırmıştır. O sırada komutan elini tabancasına götürür. Azerbaycan’ın o dönemdeki yetkililerinden birisi komutanın kulağına eğilip, “Eğer onu öldürürseniz, buradan hiçbiriniz canlı çıkamazsınız. Bütün Azerbaycan ayağa kalkar” demiş ve subay Vahapzade’yi öldürmekten vazgeçmiştir…

Vahabzade birkaç gün sonra Rus komutanın kulağına fısıldayan şahsa ne söylediğini sorar. O da: “Eğer ona bir zarar verirseniz buradan hiçbiriniz sağ çıkamazsınız. O Azerbaycan halkının en çok sevdiği ve saygı duyduğu şairlerdendir.″ şeklinde olur.

Türklüğün Edebi Sesi işte! Zulme karşı asla boynunu bükmez, haykırır!

Fuzuli’yi Edebiyat derslerinde okutulmasının gereksiz olduğunu ileri süren İsmet Zeki Eyüboğlu’na yazdığı “Yel Kayadan Ne Aparır?” başlıklı makalesiyle gereken cevap vermiş, Türk Edebiyatının mihenk taşına söz söyletmemiştir.

Üniversitede Ahmet B. Ercilasun Hocamın 18.02.2009, Ah Bahtiyar Muallim başlıklı yazısını okurken şu cümleleri de not almışım. Ercilasun Hocam bizzat kendisiyle görüşmüş ve yazışmış bir Hocamız. Yani Vahapzade’yi iyi tanıyanlardan biri: “Şam (mum) eger yanmırsa, yaşamır demek / Onun da hayatı yanmağındadır” diyordun. İndi biz de “Şair eğer yazmıyorsa, yaşamıyor demek / Onun da hayatı yazmasındadır” mı diyeceğiz? Peki ama milletin derdini bundan böyle kim yazacak? Uzaktan o efsunlu sesini duyar gibiyim: “Milletin evlatları bitti mi aziz kardeşim Ercilasun?”

Ve Türkçe aşkı:

“…Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi

Bu dil - ecdadımızın bize goyup getdiyi

En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek

Goruyub, nesillere biz de hediyye verek…”

Bu aşk bizde oldukça onu unutmak ne mümkün?

Türk dünyasının büyük şairi ruhun şad, mekânın uçmağ olsun. Elbet ellerinizi öpmeye geleceğim. Dedem Korkut’la, Yunus Emre’yle, Fuzuli’yle, Necip Fazıl ile sohbetinizi dinleyeceğim. Türkçemle sizi selamlayacağım, Bozkurtumla sizi uğurlayacağım…

Saygılar…

Haberiniz